20 Mar 2015

Otobus

Hava sicak ama hafif bir esinti var, balkondayim, yanimda bir turk kahvesi, ah bitince biri olsa da baksa falima diyorum. Kulagimda kizimin kulakligi, Yagmur yagsa, uykum kacsa diyor Ezgi'nin Gunlugu....

Ogrencilik hayati walkmene yapisik gecen nesildenim ben. Lisedeyken evden cikardim, kulagimda walkmen - buyuk ihtimalle Ezgi'nin Gunlugu kaseti icinde- , sahilden caddeye yururudum, Goztepe Parki'nin yanindan, hava soguksa derdim icimden, ah bir GZ1 donse surdan da caddeye yurumeden binsem, hic gelmezdi, gelse de ben duraga yetisemezdim. Sonra ver elini Kadikoy. Orda Kosuyolu otobusu beklenecek...

O otobuslerde ogrendim, kulagimda walkmen, elimde kitabimla sirtimi kapiya dayayip gitmeyi, her Turk kizi gibi...

Kosuyolu duragina geldim mi cikardi walkmen, birer birer arkadaslar duserdi duraga, sabah sohbeti esliginde giderdik okula, okulumuza... Biraz gec kalmissak 8:05 otobusune kaldiysak yani, gec kagidi gerekecek mi diye bir heyecan vardi hayatimizda, gec kagidi, hey gidi gunler!!!

Otobus arkadaslarim vardi benim, okul bitip de duraga gitme vakti gelene kadar cok konusmadigimiz, otobuste ise hic susmadigimiz...

Kadikoy'e iki otobus vardi o zaman Kosuyolu'ndan, ikisi de ayri durakta. Iki durak arasi beklerdik kosede, otobuslerden birini gorunce kosardik duraga topluca... O zaman deseydi biri bana otobusun saatli gelme ithimali var diye, gulerdim, icten.

Bir de polo askim vardi o zaman, polo dediysem, seker yani! Hep olurdu yanimda, aksam otobuse binince cikartirdim, baslardim sormaya: Polo isteyen? Otobuste elden ele gezerdi hep. Seneler sonra, Madrid'de bir dukkanda gordum, o kadar cok almisim ki! Polo isteyen?

Okul donusu Kosuyolu-Kadikoy otobusu kalabalik olurdu cok, biz bindik mi insanlar belki aman nerden geldi bu gurultuculer diyordu, belki de ah ne guzel gencler, civil civil... Ben simdi gorunce mesela liselileri metroda, o gunlerim dusuyor aklima, yuzume bir tebessum konuyor, diyorum gencler ne guzel, civil civil...

Kosuyolu otobusleri Kadikoy'e Haydarpasa tarafindan gelir, tiklim tiklim. Inince otobusten Bogaz havasi sana iste, en guzeli. Carsiya ugrardik bir arkdasimla, hele soguksa hava! Kuruyemiscilerden leblebi alirdik, elimiz isinsin diye... Sen bilir misin nasil sicak olur o tazecik kavrulmus leblebi? Sonra buyuk karar asamasi gelir, caminin ordaki duraga mi gitmeli, yoksa dolmus duraklarinin ordaki ilk duraga mi? Biri daha az yurume mesafesi, birinde daha bos otobus... Ah Istanbul'umun otobusleri, nasil da dolu olur!

Arkadasim erken inerdi benden, o inince sohbet biter, kitabima gomulurdum. Kitap kaplamayi da o otobuslerde ogrendim ben, herkes merak eder, "siyasi" bulur kitabini, elestirir... Halbuki sen sadece okumak istersin, icinden cok sey gelir soylemek, soylemezsin...

Servise en son orta sondayken bindim, bak orta son diye bir sinif kalmadi artik! Binmek istemedim artik, dedim yeter, otobusle daha ozgurum. Kadikoy'e gelince Kosuyolu'ndan mesela, canim cekerse bir de bir arkadas ikna edersem, ver elini vapur, bir karsiya gecer gelirdik, vapurdan inmeden, sadece ruzgari hissetmeye icimizde, hava ruzgarliysa hele, Bogaz'dan bir kac damla da sicrar ya yuzune vapurda yan tarafta otururken, ah iste tam oyle hissetmeye...Giderken Topkapi'ya el sallayip, donuste kiz kulesine goz kirpmaya!

Ondandir iste, ben hic sikayet etmedim iki otobusle okula gitmekten, her gun selamliyordum Bogaz'i, kokusunu duyuyordum ya, daha ne olsundu! Hey gidi gunler!











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder