Eski sehirlerde gezmeyi seviyorum. Buralarda benden once kimler yuruduler yuzyillar boyu diye dusunmeyi, sehirle bir bag kurmayi...
Biri cali supurgesi ile sokagi supuruyor, arkamdan bir suru insan geciyor, hepsi de baska bir dil konusuyor. Thames nehri sakin, buutlarin ardindan yuzunu gosteren gunesi bekliyor. Herkesin elinde bir fotograf makinasi, buyulu fotograflar cekmeye calisiyor. Cekilen fotograflardan kimileri cok guzel olacaklar, kimileri de bir seye benzemeyecek. Acaba kac kisi bakacak cektigi fotograflara? Kimi insanlar deli gibi fotograf cekme arzusunda, manzaranin kendisinden etkilenmeye firsatlari olmadan, neyin fotografini cektiklerine dikkat etmeden. Hayatin her alaninda oldugu gibi, sindirmeden, bir "an" ayirip dusunmeden.
Benden ise, selam olsun buralardan yolu gecmis, binbir cesit "an"lar yasamis insanlara, onlarin anilarina. Yuzlerine huzun cokturmus, sonra da anlamsizlasmis anilarina...
*: 18 Nisan sabahi, yukardaki manzara esliginde kirmizi kapli defterime yazilmistir. Bir ses vereyim dedim.
o yuruyenler biride benim hayatimin en guzel 8 ayi gecti londra'da saatlerce anlatabilirm. orada edindigim dstlar hayatimin merkezi oldu hala baglantim yogun bicimce devam ediyor. Biraz yasamak lazim ama orada:)
YanıtlaSilBeste, yasamak lazim, cok haklisin!
YanıtlaSil